Genel Jinekoloji - Kolan British Hospital

Genel Jinekoloji

Vajinal Akıntılar

Vajinal akıntılar kadınların doktora en sık başvurduğu hastalık şikayetidir. Vajina normal olarak nemli bir yapıya sahiptir. Vajina duvarlarındaki ve vajinanın içinde bulunan rahim ağzındaki bezelerden salgılanan sıvılar bu nemliliği-ıslaklığı sağlar. Vajina vücudun dışarıya açılımı olan boşluklarından bir tanesidir. Vajinanın ıslaklığı kadının sağlığı açısından gereklidir. Mühim olan var olan akıntının normal mi, yoksa bir hastalık habercisi mi olduğunu ayırt etmektir. Çünkü varolan akıntı kişinin hareketi, ayakta durması gibi nedenlerden dolayı yerçekiminin etkisiyle vajinadan dışarı akacak ve iç çamaşırında veya pedinde bir ıslaklık oluşturacaktır. Ve bu salgılanma herhangi bir hastalık veya sıkıntı yoksa sağlıklı bir kadında süreklidir.

Normal vajinal akıntı berraktır ve sıvı yumurta akını andırır, koku yapmaz. Bu ıslaklığın kıvamı yumurtlama dönemi sırasında (adetin başlangıcından itibaren 14. gün civarı) biraz değişir ve sıvılaşabilir. Bunun amacı doğanın döllenmeye hazır yumurtanın döllenmesini kolaylaştırmak için salgının kıvamını değiştirmesidir, Servikste (rahim ağzındaki) ve buradan salgılanan sıvılardaki tüm değişiklikler buradan spermin kolayca geçerek yumurtaya ulaşmasını sağlamak içindir. Adet dönemine yaklaştıkça bazı hanımlarımızda vajinada bir koku olabilir ve akıntı rengi koyulaşabilir. Bu adet kanamasını oluşturan hormonların bu dönemde getirdiği etkidendir.

Tanımladığımız dışındaki bütün akıntıları muayene oluncaya kadar bir hastalık belirtisi olarak kabul etmek ve en kısa zamanda doktora başvurmak sağlığınız açısından gerekli ve önemlidir. Rahatsız edici bir vajinal akıntıyla yaşamak kişinin hayat kalitesini düşürecektir. Kendinize olan güveniniz azalacak, kendinizi kötü ve huzursuz hissetmenize sebep olacaktır.

Cinsel yaşantınızı ve partnerinizle olan ilişkinizi etkileyebilecektir. Daha da önemlisi sağlığınızı bozacak, kısırlığa veya daha kötü sonuçlara gidebilen olaylara sebep olabilecektir.

Vajinanın Dostu: Laktobasiller

Vajinanın diğer organlara göre en önemli farklılıklarından biri bölgenin zararlı bakterilere karşı savunmasında bizzat bakterilerin görev almasıdır. Laktobasil adı verilen ve asit ortamda üreme özelliği olan bakteriler vajinanın içinde enfeksiyon yapabilecek diğer bakterilerin çoğalmasına engel olurlar. Bu amaca yönelik olarak vajina duvarında yer alan hücreler içerisinde östrojen hormonu sayesinde depolanan glikojen (glikojen glikoz adlı şekerin depo şeklidir) önce şekere sonra laktik asit adı verilen bir asit maddeye dönüşür. Bu asit madde vajinanın asit ortamının devamını ve laktobasillerin çoğalmasını sağlar.

Herhangi bir nedenle laktobasiller azaldığında (enfeksiyon yapıcı bakterilerin vajinayı işgal etmesi ve laktobasillere üstün gelmesi) vajinanın asit ortamı bozulur ve vajinada enfeksiyon kolaylaşır.

Herhangi bir nedenle vajinanın asit ortamı azaldığında (vajinaya uygun olmayan kimyasal maddelerin girmesi, östrojen üretiminin azalması nedeniyle glikojen depolarının azalması) laktobasiller azalır ve vajinada enfeksiyon kolaylaşır.

Genital hijyeni korumaya yönelik önerilerin bir çoğu vajinada laktobasil-asit ortam ikilisinin korunmasına yöneliktir. Genital hijyen kurallarını ezberlemek yerine bu ikiliyi aklınıza getirirseniz genital hijyen olgusunu çözmeniz kolaylaşacaktır.

Sık sık mantar enfeksiyonu geçirenlere öneriler;

  • Genital hijyen uygulamalarının tekrar gözden geçirilmesi.
  • Vajinanın içini yıkamaya yönelik üretilen hijyen ürünlerinden vazgeçmek: Vajina zaten kendini sürekli yenileyen bir organdır. Bu nedenle bu “temizlik” uygulamaları çoğu durumda anlamsızıdır, hatta vajinanın doğal ortamının bozulmasına neden olabilir.
  • En azından bir süre (6 ay – bir yıl) vajinal tampon kullanımına ara vermek ve bunun yerine ped kullanmak
  • Genital sprey, parfüm katkılı ped ve tampon, ilişkide parfüm katkılı prezervatif kullanımı gibi allerji yapabilecek uygulamalardan vazgeçmek
  • Dış genital bölgenin temizliğinde kullanılan sabunu değiştirmek: bu sabun allerji yapıyor olabilir.
  • Vücut için kullanılan sabunu genital bölgede kullanmamak, bunun yerine dış genital bölge temizliğine uygun ürünlerle temizlik yapmak
  • İç çamaşırı günlük değiştirmek ve pamuklu iç çamaşırları kullanmak
  • Genital bölgenin kuru kalmasına önem vermek
  • Kaşıntının giderilmesi için en kısa zamanda tanı ve tedavi için doktora başvurmak: Kaşıntı tahrişi atrtırır, tahriş daha çok kaşındırır ve bu kısır döngü her geçen gün daha zor kırılır hale gelir.
  • Kilo vermek: aşırı kilo sık mantar enfeksiyonu nedeni olabilir.
  • Dar pantolon ve iç çamaşırı kullanımından vazgeçmek

Genital Hijyen

Genital hijyen kuralları hakkında bilgi sahibi olmanız hem genital sistem hem de idrar yolu enfeksiyonlarından korunmanız açısından son derece önemlidir.

  • Doktorunuz aksini önermedikçe vajinanın içini yıkamaya yönelik üretilen hijyen ürünlerini kullanmamalısınız.
  • Tuvalet sonrası temizlikte temizliğin önden arkaya (vajinadan anüse doğru yapılması) çok önemlidir.
  • Genital bölgenin kuru kalması önemlidir. Mantar ve diğer bakterilerin nemli ve sıcak ortamlarda daha kolay üremesi nedeniyle genital bölgenin kuru kalması önemlidir. İç çamaşırınızı günlük değiştirmek, naylon yerine pamuklu iç çamaşırları tercih etmek, dar pantolon, çorap ve iç çamaşırı kullanmamakla bunu sağlayabilirsiniz.
  • İlişki sonrasında ve diğer tüm zamanlarda idrar yapma ihtiyacı ortaya çıktığında ertelenmemelidir. İdrar ihtiyacı ertelendiğinde mesanedeki bakteriler enfeksiyon yapmak için “zaman” bulurlar. Halbuki idrar yapılması bakterilerin idrarla birlikte vücuttan atılmasını sağlar.
  • Tam hazır olunmadan (yeterli kayganlık oluşmadan) ilişkiye başlanmamalıdır. Bu önlem mekanik tahrişe meydan vermemek açısından çok önemlidir. Gerekirse doktor önerisine göre kayganlaştırıcı ilaçlar kullanabilirsiniz.

Adet kanaması döneminde dikkat edilmesi gerekenler:

Adet kanaması döneminde olan kadına iş yaşamında, sosyal aktivitelerinde hareket serbestliği sağlaması, denize girebilme imkanı vermesi için üretilen vajinal tamponların kullanımında dikkat edilmesi gereken en önemli nokta tamponun sık aralıklarla yenisiyle değiştirilmesinin ihmal edilmemesidir. Vajinal tamponu yerleştirdiğiniz andan itibaren kanla temas sonrasında bakteriler hızla çoğalmaya başlar.

Vajinal tamponlar uygun kullanıldıklarında vajinanın doğal ortamını bozmazlar. Ancak uzun süre vajina içinde kaldığında bu tamponlar vajinit sorununun gelişimi bir yana, hayatı tehdit eden enfeksiyonlara bile neden olabilirler.

Adet kanaması döneminde cinsel ilişkiyi yasaklamak için yeterli tıbbi neden olmamakla beraber, kendinizi bu dönemde yeterince rahat hissetmiyorsanız eşinize bu durumu iletmeli ve kanamalı dönemlerde ilişkiyi ertelemelisiniz.

Üst genital sistemi enfeksiyonlarının en sık adet kanaması döneminde gerçekleştiği düşünüldüğünden bu açıdan risk altında olan kadınlar (daha önceden geçirilmiş enfeksiyon, çok eşli yaşam veya eşin çok eşli yaşam sürmesi gibi) bu dönemde ilişkide bulunmaktan kaçınmalıdırlar.

Cinsel yolla bulaşan hastalıklar (CYBH) açısından risk altında olan biriyle cinsel ilişkiye girdiğinizde eşinizin prezervatif kullanmasını istemek sizin en doğal hakkınızdır. Bunu sağlayamayacağınızı düşündüğünüzde kadın prezervatifinden faydalanabilirsiniz

Unutmayın: Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar (CYBH) erkekten kadına daha kolay bulaşırlar.

Genital temizlikte dikkat edilmesi gerekenler:

Ağda ve jilet genital kılların giderilmesinde oldukça etkilidir. Lakin bu iki yöntem kıl köklerinin enfeksiyonunu kolaylaştırır ve genital bölgenin daha kolay tahriş olmasına neden olur.

Tuvalette alınması gereken önlemler:

Klozet kapağının üzerine serilen tek kullanımlık kağıtlar ülkemizde de giderek yaygınlaşmakta ve  bu kağıtların kullanmımını önermekteyiz.

Tuvaletlerde diğer bir sorun da tuvaletin içindeki kirli suyun sıçrayarak genital bölgeye değmesidir. Bunu önlemek için kirli suyun üzerini tuvalet kağıdıyla kaplayabilirsiniz. Bunu yapmak mümkün olmadığında dezenfektan madde içeren “mavi su verici tabletlerden” faydalanabilirsiniz.

Her kadın düzenli olarak jinekolojik muayeneden geçmeli ve belirti ve bulgulara duyarlı olmalıdır. Kadınlar hiçbir sorunları olmasa dahi yıllık jinekolojik muayene için başvurmalıdırlar. Bu, belirti vermeyen veya geç belirti veren hastalıkların tanı ve tedavisi açısından çok önemlidir.

Adet (Menstruel) Hijyeni

Adet kanaması ortalama 13 yaşından menapoza kadar her kadının yaşadığı doğal bir olaydır. Gebe kalamayan kadın rahminin içindeki doku (endometrium) her ay dökülerek yenilenir.

Bu dökülme sırasında açılan damarlardan kan, ölü hücreler ve endometriumdan salınan bazı maddeler kanla birlikte, pıhtısız koyu renk ve kıvamda bir karışım olarak vajinadan dışarı atılır. Bu görünümden ve özel kokusundan dolayı halk arasında yaygın olarak “pis” veya “kirli” kan olarak adlandırılsa da bu doğru olmayıp, adet kanı mikropsuz ve özel bir kandır.

Adet dönemi ile ilgili bilgiler genel olarak bir önceki kuşaktan edinilmektedir. Son derece sıradan bir biyolojik olay olarak görülse de bazı kurallara uyulmadığı takdirde ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Hiç doğum yapmamış bir kadın , normal menstruel kanamalarla (adet) ülkemizde ki ortalama menapoza girme yaşı 49 olarak alınırsa ömrünün 1 ila 8 yılını adet kanamalarıyla geçirmektedir.Bu hesaplama ile ortaya çıkan rakamlar adet döneminde ki uyulması gereken hijyenik (sağlık) kurallarının ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Adet dönemindeki bakım ve uyulması gereken kurallar aşağıdaki gibi özetlenebilir:

Genital bakımın en önemli kısmı kanama ve bunun sonuçlarına yönelik olmalıdır. Damar dışındaki kan mikropların üremeleri için uygun bir ortam oluşturur. Ayrıca parçalanan kan hücreleri ve özellikle adet kanıyla karışık olarak atılan ölmüş rahim içi hücreleri kötü bir koku oluştururlar.Bu yüzden adet süresince temizlik ve alınan önlemlerle kanın kokusu ve enfeksiyonlara zemin oluşturması önlenmelidir.

Bunun için değişik evde yapılmış veya hazır hijyenik pedler, tamponlar kullanılabilir. Pedlerin içinde kanı emen bir doku bulunur. Bunun etrafında ise bez veya dayanıklı kağıt ve giysiye tutturulmak için özel ekler vardır. Pedler kanın vajina ve çevresindeki cildi tahriş etmesini ve giysileri kirletmesini önlemek için kullanılır. Vajinal tamponlar , silindir teklinde, vajina şekline uygun ucunda çıkartılmasını kolaylaştırmak üzere ipi olan, emici madde içeren nesnelerdir.

Tampon veya pedlerin kullanımı sırasında başlıca dikkat edilmesi gereken konu temiz olmaları ve 6-8 saatte bir değiştirilmeleridir.

Aynı ped veya tamponun uzun süreli (özellikle vaginal tampon) kullanılması vajina içinde bazı bakteriler (mikroplar) üreyerek bunların oluşturduğu toksinlerle (zehir) ciddi,hatta bazen ölümcül hastalıklar (toksik tok sendromu) bile görülebilmektedir. En azından bazı kronik iltihabi hastalıklar ve cildin tahriş olmasını önlemek için uygun aralıklarla, üretici firmanın önerilerine göre ped ve tamponlar değiştirilmelidir. Ped veya tamponların kirlenmiş olanları genellikle satılan paket içerisinde bulunan kirli ped poşetlerine konularak çöpe atılmalıdır.

Çünkü kan yoluyla geçen bazı hastalıkların bulaşmasına neden olabilirler. Aynı tamponun uzun süre kullanılması koku ve kirliliği de önlemekte yetersiz kalır. Ancak yukarıda bahsedilen gerekçeler nedeni ile çok az adet kanaması olsa bile kadınlar pedleri kirlenmemiş olsa da uygun aralıklarla değiştirmelidirler.

Adet döneminde cinsel ilişki kanın varlığına bağlı olarak itici olabilir. Tıbbi olarak dışarıdan içeriye doğru bir akım nedeniyle bazı mikropların içeri girmesi sonucu iltihabi hastalıklara da neden olabilmesi açısından az da olsa risk oluşturabilir. Ancak eşlerin her ikisi de herhangi bir enfeksiyon hastalığı taşımıyorlarsa bu olasılık çok düşüktür.

Her şeye rağmen bu tür riskler bilinerek adet sırasında cinsel ilişki olması (bazı kadınlarda adet öncesi ve sonrasında cinsel istekte artış olabilmektedir) bir felaket değildir. Hatta adet sırasında cinsel ilişkiden uzak durulması tıbbi olmaktan çok sosyal nedenler, tabular ve psikolojik duruma bağlıdır. Özellikle kadının adet kanaması sırasında ilişki olursa ciddi bir hastalık ortaya çıkması söz konusu değildir.

Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar

Gonore ve klamidyalara bağlı jinekolojik enfeksiyonlar

Gonore ve klamidya adı verilen iki ayrı bakteri türü, taşıyıcı erkekten kadına cinsel temasla bulaşarak kadının genital organlarında yaygın bir enfeksiyona yol açabilmektedir. Pelvik enfeksiyon (Pelvic Inflammatory Disease-PID) adı verilen bu durum fallop tüplerinde tıkanmaya ve pelvis organlarında yapışıklıklara yol açabilmekte, dahası yaygınlaştığında hayatı tehdit eden bir hastalık tablosu oluşturabilmektedir.

Kadınlarda da tüplerin tıkanması ve genital organlarda oluşan tıkanıklıklar kısırlığa ve dış gebelik riskinin artmasına neden olmaktadır. Kadınlarda tüplerin tıkalı olması en önemli kısırlık nedenlerinden biridir ve en önemli nedeni cinsel yolla bulaşan bakterilere bağlı olarak gelişmiş pelvik enfeksiyonlardır. Kadında pelvik enfeksiyonlar belirtisiz seyredebileceği gibi sıklıkla akıntı ve kasık ağrısı şeklinde belirti verirler. Kadınların bu belirtiler konusunda duyarlı olmaları ve erken tedavi şanslarını yitirmemek için doktora başvurmaları önemlidir. Bu muayene kasık ağrısı ve akıntının pelvik enfeksiyona bağlı olup olmadığının saptanmasında ve erken tedavisinde önemlidir.

Rahim ve Yumurtalık İltihabı

Cinsel olarak aktif kadınlarda görülür. Yaygın alt karın bölgesi ağrıları ve artmış hassasiyet, kötü kokulu artmış vajinal akıntı, ateş, titreme, bulantı-kusma, ilişki ile ağrı hissi belli başlı bulgularıdır. Rahim içi aracı (spiral) riski arttırır. Tedavi edilmezse şiddetli alt karın bölgesi ağrıları, apse oluşumu ve tüplerde meydana gelebilecek yapışıklıklar nedeniyle kısırlığa neden olabilir.